25 Mart 2013 Pazartesi

BİBERİYE YAĞININ FAYDALARI

Biberiye yapraklarından, buhar distilasyonu yöntemi ile elde edilen şifalı bitki yağıdır.

Biberiye Yağının Faydaları:
...
* Kan dolaşımını arttırır,
* Gaz söktürücü,
* İdrar arttırıcı,
* Bronşite ve sinüzite karşı etkili,
* Karaciğer enzimlerini düzene sokar,
* Sarılıkta etkili,
* Sinir sistemini düzenlemeye yardımcı,
* Migren ağrılarında etkili,
* Uykusuzluğu gidermede etkili,
* Romatizma ve kas ağrılarında faydalıdır,
* Selülit tedavisinde kullanılır,
* Yağ çözücü etkiye sahiptir,
* Kolestrolu düşürmede etkilidir,
* Saç dökülmesinde ve kepeğe karşı etkilidir.

Biberiye Yağı Nasıl Kullanılır

Dahilen kullanımında bir fincan suya 2-3 damla damlatılarak içilir ve ya şeker üzerine damlatılarak kullanılabilir günde 3 defa. Haricen sorunlu bölgeye masaj şeklinde uygulanır.Ayrıca, özellikle boyun kireçlenmesi şikayetlerinde, yemeklik sıvı yağlarla seyreltilerek masaj yağı olarak da kullanılmaktadır. Bütün bu yararlarının yanında hamilelik döneminde kullanılması tavsiye edilmez.

BİBERİYE YAĞININ FAYDALARI NELERDİR NASIL KULLANILIR
 
Biberiye yapraklarından, buhar distilasyonu yöntemi ile elde edilen şifalı bitki yağıdır.
 
Biberiye Yağının Faydaları:
 
* Kan dolaşımını arttırır,
 * Gaz söktürücü,
 * İdrar arttırıcı,
 * Bronşite ve sinüzite karşı etkili,
 * Karaciğer enzimlerini düzene sokar,
 * Sarılıkta etkili,
 * Sinir sistemini düzenlemeye yardımcı,
 * Migren ağrılarında etkili,
 * Uykusuzluğu gidermede etkili,
 * Romatizma ve kas ağrılarında faydalıdır,
 * Selülit tedavisinde kullanılır,
 * Yağ çözücü etkiye sahiptir,
 * Kolestrolu düşürmede etkilidir,
 * Saç dökülmesinde ve kepeğe karşı etkilidir.
 
Biberiye Yağı Nasıl Kullanılır
 
Dahilen kullanımında bir fincan suya 2-3 damla damlatılarak içilir ve ya şeker üzerine damlatılarak kullanılabilir günde 3 defa. Haricen sorunlu bölgeye masaj şeklinde uygulanır.Ayrıca, özellikle boyun kireçlenmesi şikayetlerinde, yemeklik sıvı yağlarla seyreltilerek masaj yağı olarak da kullanılmaktadır. Bütün bu yararlarının yanında hamilelik döneminde kullanılması tavsiye edilmez.
     

13 Mart 2013 Çarşamba

bisküvili sütlü irmik tatlısı

MALZEMELER :

  • 2.5 su bardağı süt
  • 1/2 su bardağı irmik
  • 1/2 su bardağı şeker
  • 1 paket vanilya
  • 50 gr tereyağı (kaloriyi artırmamak adına ben koymuyorum)
  • yarım paket kakaolu bisküvi
  • 2 yemek kaşığı dövülmüş ceviz
  • 1 tatlı kaşığı tarçın


YAPILIŞI :

  1. Tenceremize sütü,irmiği ve şekeri koyup kaynayana kadar pişiriyoruz kaynayınca altını kapatıp vanilyayı ekleyip iyice karıştırıyoruz
  2. kakaolu bisküvi ,ceviz ve tarçını rondodan geçirip sığ bir kek kalıbına yarısını döküyoruz kaşığın tersi le düzeltip üzerine irmikli karışımı boca ediyoruz
  3. kalan bisküvimizi de tekrar irmiğin üzerine döküp düzeltiyoruz
  4. soğuyunca ters çevirip servis ediyoruz :)
AFİYETLE :)

Tarçınlı Kurabiye

 


Malzemeler:
125 gr.oda sıcaklığında tereyağ
1 çay bardağı toz şeker
Yarım çay bardağı sıvıyağ
1 yumurta
Yarım paket kabartma tozu
Yarım paket vanilya
Aldığı kadar un
Üzeri için: Pudra şekeri Tarçın

Hazırlanışı:
Tereyağ ve toz şeker elle iyice karıştırılır.Diğer malzemeler de eklenir. Kulak memesi kıvamında, çok sert olayan bir hamur elde edilir. Yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine, ceviz büyüklüğünde parçalar koparılır. Parmak şeklinde yapıp, üzeri hafif bastırılır. Çatalla üzerlerine uzunlamasına çizik atılır. 170 derece önceden ısıtılmış fırında , üzerleri hafif pembeleşene kadar pişirilir. Kurabiyeler ılıkken üzerine pudra şekeri elenir. Pudra şekerinden sonra da tarçın elenir…

Çocuk ne öğrenir?

 

Eğer bir çocuk kavga ve gürültü içinde yaşarsa, kavgacılık öğrenir.
Eğer bir çocuk korku içinde yaşarsa, korkmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk daima ona acıyan insanlarla beraber yaşarsa, kendini zavallı hissetmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk kıskançlık içinde yaşarsa, nefret etmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk cesaret ve heyecana değer verilen bir çevrede yaşarsa, kendine güvenmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk sevgi içinde yaşarsa, sevmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk kendisini adam yerine koyan bir çevrede yaşarsa, hayatta erişmek için çalışmaya değer bir amacı olmasını öğrenir.
Eğer bir çocuk dürüst hareket eden insanlar içinde yaşarsa, adaletin ne olduğunu öğrenir.
Eğer bir çocuk sözlerine güvenilir insanların içinde yaşarsa, hakikatin ne olduğunu öğrenir.
Eğer bir çocuk, açık kalpli, güler yüzlü ve anlayışlı insanların arasında yaşarsa, dünyanın gerçekten yaşamaya değer güzel bir yer olduğunu öğrenir

10 Mart 2013 Pazar

Metin Serezli

 

 
Tiyatro ve sinema sanatçısı Metin Serezli, evinde hayatını kaybetti.

Eşinin uzun süredir tedavi gördüğünü söyleyen Nevra Serezli " Bu sabah 07.10'da son nefesini verdi. Ne söyleyeceğimi bilmiyorum çok üzgünüm. Muhtemelen cenazesini salı günü Teşvikiye Camii'nden kaldıracağız. Kendisi özellikle anma töreni yapılmamasını istedi" dedi.

"BABAM TÖREN İSTEMEDİ"
...
Metin Serezli'nin oğlu Murat Serezli, babasının tiyatro sahnesinde bir tören istemediğini, cenazenin salı günü Teşvikiye Camii'nde kılınacak namazın ardından kaldırılacağını söyledi.

Serezli'nin evine taziyeye gelen 36 yıllık dostu oyuncu Aydemir Akbaş ise "1.5 ay evvel 3 oyunum vardı onları getirdim. 'Metin şunları oku da sahneye koy' dedim. Çok beğendi. Dünya güzeli bir insandı. Hayatta mutlu olmak istiyorsan öyle bir arkadaş, dost seçeceksin. Galiba sıra bize geliyor" ifadelerini kullandı.

METİN SEREZLİ KİMDİR?

12 Ocak 1934'te doğan Metin Serezli İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsü, Edebiyat Fakültesi Sanat tarihi Bölümlerinde okudu.

1954 yılında İstanbul Üniversitesi Gençlik Tiyatrosu'nda amatör olarak oyunculuğa başlayan Serezli, 1971'de Çevre Tiyatrosu adı ile kendi tiyatrosunu kurdu.

Papaz Kaçtı, Altuın Yumruk, Çılgın Sonbahar, Bu Filmi Görmüştüm, Hayvanat Bahçesi gibi oyunlarda oynayan Serezli, oyunculuğunun yanı sıra yönetmenlik de yaptı.

1958 yılında beyazperdeye de adım atan usta oyuncu, Bozuk Düzen, Şoför Nebahat, Seven Ne Yapmaz, Senede Bir Gün, Son Hıçkırık gibi birçok Yeşilçam klasiğinde yer aldı.

Aynı zamanda Türkiye'nin en önemli seslendirme sanatçılarından olan Serezli, televizyonda ve radyoda sayısız karaktere ses verdi.

Soğan Dolması

Malzemeler
  • 1 su bardağı pirinç
  • 250 gr. yağlı kıyma,
  • 1 orta boy soğan
  • 3 diş sarmısak
  • 1 yemek kaşığı biber, bir yemek kaşığı domates salçası
  • 1 yemek kaşığı nar veya erik ekşisi, sumakta olur.
  • 8-10 dal maydanoz, dereotu
  • 1 tatlı kaşığı kişniş,1 er çay kaşığı kimyon,yenibahar, karabiber
  • 3-4 yemek kaşığı zeytinyağı,tuz
  • Ayrıca: 4-5 adet iri soğan
  • Sos malzemesi: 1 tatlı kaşığı biber salçası
  • 1 yemek kaşığı tereyağ

         Yapılışı

  • Pirinçi yıkayın. Eti, ince doğranmış maydanozu, sarmısak ve soğanı ince ince kıyıp ekleyin.
     
  • Diğer malzemeleride ekleyip iyice yoğurun. İçi yumuşak olsun diri kalmasın istiyorsanız, 1 su bardağı kadar su ilave edin.
     
  • Soğanları soyun. Bıçakla bir kenarından tam orta kısmına kadar kesin. Soğanları kaynamakta olan suyun içine atıp 7-8 dakika kadar haşlayın.
     
  • Dikkatlice soğanın katlarını ayırın. İç kısımda kalan kısımlar hala çok diri ise onları ayırdıktan sonra yeniden 1-2 dakika daha haşlayabilirsiniz.
     
  • Ayırdığınız her katın kenarına 1 tatlı kaşığı kadar iç malzemesinden koyup sarın ve uç kısmı alta gelecek şekilde tencereye yerleştirin.
     
  • En ortada kalan kısımları da dolmaların aralarına koyun. Pişmiş soğan antibiyotik gibidir .
     
  • Eğer asma yaprağınız varsa, sarıp dolmaların arasına koyabilirsiniz. Birbirlerine çok yakışıyorlar.
  • Tereyağında salçayı kavurup üzerine 3 bardak kadar su ekleyip, dolmaların üzerine dökün.
  • Dolmaların üzerine dolma taşı veya uygun bir tabak kapatıp ocağa koyun. Kaynamaya başlayınca altını kısıp, 1 saat kadar pişirin.

9 Mart 2013 Cumartesi

Esra Erol 25 kilo verme sırrını açıkladı

Esra Erol 25 kilo verme sırrını açıkladı |  görsel 1


Ekranların sevilen ve başarılı yüzü sunucu Esra Erol 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde sevenleriyle bir araya geldi. Erol, 25 kiloyu nasıl verdiğini ve kick boks yaparak formda kaldığını açıkladı.
Olivium Outlet Center'in etkinlik alanını hıncahınç dolduran Esra Erol hayranları, sevdikleri sunucuya ilgilerini gösterirken Erol son kitabı Sessiz Kadınlar'ı imzaladı. Elde edilen gelir ise Esra Erol'un kurduğu 'Umut Evi' projesine bağışlanacak.
KADINLARA UYGULANAN ŞİDDETİN DAHA ÇOK GÜNDEME GELMESİNİ İSTİYORUM
Son yıllarda ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle Türkiye'de yaşanan kadına şiddet konusunun gündeme gelmiş olmasından mutluluk duyduğunu söyleyen Esra Erol, Türkiye'de yaşanan ve sıkça duyup üzüldüğümüz kadına şiddete dikkat çekilmesinden son derece mutluyum. Farkındalık yaratmak için, sivil toplum kuruluşlarının, dernek ve vakıfların kadına şiddet konusuna daha çok değinmesini istiyorum" dedi.
KİCK BOKS YAPIYORUM
Esra Erol'un verdiği kilolar da dikkat çekiyordu. Doğum kilolarını tamamen verdiğini söyleyen Esra Erol, hamilelik süresinde 80 kilo olduğunu artık eski kilosu olan 55 kiloya düştüğünü de belirtti. Sadece rejimle kilo verildiğine inanmadığını da söyleyen Erol, kadın hayranlarıyla güzellik sırlarını paylaştı ve şunları söyledi: Haftada 2 kez 2 saat spor yaparak fazla kilolarımdan kurtuldum. 2 ay önce de kick boks'a başladım. Daha koydum mu oturturum diyeceğim zamanlar gelmedi ama, hocam tekmelerimden son derece memnun dedi.

Kerevizin Faydaları

Kerevizin faydaları |  görsel 1


En değerli sebzeler arasında yer alan kerevizi enfes salatasıyla ve zeytinyağlı yemeğiyle tanıyoruz. Peki, kerevizin sağlığımıza faydaları nelerdir?

Kerevizde bol miktarda A, C, K ve E vitamini bulunur. Sayısız faydası bulunan kereviz günlük beslenme düzeninde mutlaka yer alması gereken sebzelerdendir.
Rahatlatıcı, ağrı kesici, antiseptik ve anti alerjik özellikleri olan kereviz sindirim sistemi rahatsızlığı olanlara önerilmektedir. Karaciğer ve idrar kesesinin işlevini düzenler, arterit ağrılarını azaltır ve metabolizmayı canlandırarak vücut şişkinliğini alır.

Yüzlerce yıldır doğal afrodizyak olarak da tercih edilen kereviz hafızayı da güçlendirir.

8 Mart 2013 Cuma

Kol Böreği


Kol Böreği |  görsel 1
 
Kol böreğinin malzemeleri:
—4 tane taze yufka
—500 gram orta yağlı kıyma
—2 adet büyük boy soğan
—2 yemek kaşığı salça
—1 demet maydanoz
-tuz, karabiber, kırmızı biber ve sıvı yağ

Sosu için:
—1 bardak sıvı yağ
—1 bardak süt
—2 yumurta
—1 paket kabartma tozu

Kol Böreğinin yapılışı:
Soğanı küp küp doğrayın. Sıvı yağda kavurun üzerine kıymayı ekleyerek biraz daha kavurun. Arkasından salçayı da ekleyin ve tekrar kavurun. Tuzunu karabiber ve kırmızıbiberini de ekleyerek 2 dakika daha kavurduktan sonra ocağın altını kapatın. Yufkamızı geniş bir yere alıp ikiye bölelim. Bir kâsede de sıvıyağ, yumurta, süt ve kabartma tozunu çırpalım. Çırptığımız bu sosu yufkaların üzerine sürelim. Onuda üzerine hazırladığımız kıymalı harcı dökelim. Yufkanın yuvarlak kısmından başlayarak rulo yaparak saralım. Diğer yufkalarıda aynı işlemden geçirdikten sonra tepsinin ortasına yuvarlak şekilde dolayarak yerleştirelim. Arkasından kalan yufkalarıda ortadaki rulonun etrafından sararak dizelim. Yaptığımız bu rulo işlemi bittikten sonra üzerlerine yumurta sarısı yada hazırladığım sostan kaldıysa onu sürerek 190 derecede üzeri kızarıncaya kadar pişirelim.

Vücut Su Kıtlığı Çektiğinde

 
Bunları Biliyor muydunuz?

Bir çok hastalığın ana sebebini anlamak için, lütfen aşağıda aktarılan bilgileri dikkatlice ve özenle okuyalım, paylaşalım.

* Vücut su kıtlığı çektiğinde kandaki suyu kullanırsa,
... YÜKSEK TANSİYON hastalığına yakalanırız.

* Vücut su kıtlığı çektiğinde omurlardaki suyu kullanırsa,
BEL VE BOYUN FITIĞI hastalığına yakalanırız.

* Vücut su kıtlığı çektiğinde kemiklerdeki suyu kullanırsa,
gut - atrit gibi romatizmal hastalıklara yakalanırız.

* Vücut su kıtlığı çektiğinde akciğerdeki suyu kullanırsa,
ASTIM hastalığına yakalanırız.

* Vücut su kıtlığı çektiğinde pankreastaki suyu kullanırsa,
ŞEKER hastalığına yakalanırız.

* Vücut su kıtlığı çektiğinde midedeki suyu kullanırsa,
ÜLSER hastalığına yakalanırız.

* Bağırsaklarda su eksilirse, kabızlık meydana gelir ve
KOLON kanseri olma tehlikesi yaşarız.

* Hücrenin su eksikliği çok artarsa, beynimiz hücreye oksijen göndermeyi keser. Oksijen kesilmesi sonucunda da hücre KANSERLEŞME sürecine girer !!!...

Hasta olmamak için vücüdumuzu susuz bırakmamalıyız.
Alkali - Canlı su içmeliyiz. Alkali ve canlı olmayan sular ne kadar çok içilse de vücut yine susuz kalmaktadır !!!...
Çağımızın en büyük problemi ; içilen ölü sulardır !!!

Hasta değil susuzsunuz .....
Uzmanlardan çok önemli açıklama!

SAKIN BUNU YAPMAYIN!

Uzmanlar, kolaylık ve pratiklik olsun diye ayakta su içmeyi tercih edenlerin kendilerine zarar verdiğini açıkladı.

Uzmanlar, ayakta su içmenin insanlara tıbben zarar verebileceğini belirterek, "İnsanların mideleri pozisyonlarına göre farklılık gösterir. Yani ayakta ve oturur vaziyetteki midenin pozisyonu farklıdır. Ayakta duran bir insanlar eğer sıvı gıda içerse doğrudan doğruya onikiparmak bağırsağına geçer. Bu da midenin küçük eğriliğine uyan kısmında Waldeyerin mide caddesi denen oluk bulunur.

Sıvı gıdalar bu yolu takip ederek devamlı küçük bir açıklığı olan mide çıkışını geçerek onikiparmak bağırsağına geçer. Yani şöyle diyecek olursak insanların ayakta su içmeleri sonucunda suyu içerler ve hiçbir yere etkisi olmadan direk onikiparmak bağırsağına geçer. Su insanlar için önemlidir. Bu sıvıyı ayakta içtiklerinde vücuttaki su mide de birikmez ve vücuda hiçbir faydası olmaz.

Eğer insanlar sıvıyı oturarak içerse bunlar önce midede birikir, asitle karışarak mikropları ölür ve sonra onikiparmak bağırsağına geçer. Bu durumda oturarak su içme usulüne uymakla insan kolera dahil, bir çok insan hastalıklarından korunmuş olur. İnsanlar rastgele yerde sıvıları alıp ayakta içerseler bazı hastalıklara ve tehlikeye daha fazla maruz kalırlar." dedi.


HZ MUHAMMED (s.a.v) ŞÖYLE BUYURMUŞTUR: 


‘Sizden hiç kimse, sakın ayakta dikilerek su içmesin...’ 

Kaynak: Müslim 2026/116



BU ÖNEMLİ BİLGİYİ PAYLAŞALIM LÜTFEN!

http://www.facebook.com/goodmorning1
Uzmanlardan çok önemli açıklama!

SAKIN BUNU YAPMAYIN!

Uzmanlar, kolaylık ve pratiklik olsun diye ayakta su içmeyi tercih edenlerin kendilerine zarar verdiğini... açıkladı.

Uzmanlar, ayakta su içmenin insanlara tıbben zarar verebileceğini belirterek, "İnsanların mideleri pozisyonlarına göre farklılık gösterir. Yani ayakta ve oturur vaziyetteki midenin pozisyonu farklıdır. Ayakta duran bir insanlar eğer sıvı gıda içerse doğrudan doğruya onikiparmak bağırsağına geçer. Bu da midenin küçük eğriliğine uyan kısmında Waldeyerin mide caddesi denen oluk bulunur.

Sıvı gıdalar bu yolu takip ederek devamlı küçük bir açıklığı olan mide çıkışını geçerek onikiparmak bağırsağına geçer. Yani şöyle diyecek olursak insanların ayakta su içmeleri sonucunda suyu içerler ve hiçbir yere etkisi olmadan direk onikiparmak bağırsağına geçer. Su insanlar için önemlidir. Bu sıvıyı ayakta içtiklerinde vücuttaki su mide de birikmez ve vücuda hiçbir faydası olmaz.

Eğer insanlar sıvıyı oturarak içerse bunlar önce midede birikir, asitle karışarak mikropları ölür ve sonra onikiparmak bağırsağına geçer. Bu durumda oturarak su içme usulüne uymakla insan kolera dahil, bir çok insan hastalıklarından korunmuş olur. İnsanlar rastgele yerde sıvıları alıp ayakta içerseler bazı hastalıklara ve tehlikeye daha fazla maruz kalırlar." dedi.


HZ MUHAMMED (s.a.v) ŞÖYLE BUYURMUŞTUR:


‘Sizden hiç kimse, sakın ayakta dikilerek su içmesin...’

Kaynak: Müslim 2026/116

6 Mart 2013 Çarşamba

Uzun yaşamın sırrı 'Kefir'

Uzun yaşamın sırrı 'Kefir'
 
Prof. Dr. Coşkun Usta, Kafkas halklarının uzun ömürlerinin sırrının altında yatan gerçeğin 'kefir' olduğunu söyledi.
Hazreti İbrahim'in uzun yaşamasının sırlarından birinin de yoğurt ve süt ürünleri tüketmesine bağlandığını anımsatan Prof. Dr. Coşkun Usta, Kafkaslar'da yaşayanların uzun ömürlü olmasının da kefir içmelerine dayandırıldığını kaydetti. Kefirin yoğurtla süt arası bir kıvamda sıvı şeklinde tüketilebilen çok sağlıklı bir içecek olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Usta, şu bilgileri verdi:
"Bağırsaklarımızda 100 trilyon bakteri yaşamaktadır ve bu bakteriler sağlığımız için çok gereklidir. Yanlış ve doğal olmayan yiyecekler yediğimizde bu bakteriler bağırsaklarımızın yapısını bozar ve birçok hastalığa davetiye çıkarır. Kefir, bağırsaklardaki bakterilerin vücuda yararlı olmasını sağlar ve bizi birçok hastalıktan korur."
ASTIM VE ALERJİYE KARŞI KEFİR
Prof. Dr. Coşkun Usta, alerjik hastalıkları olanların her gün mutlaka bir bardak kefir içmelerini önerdi. Prof. Dr. Coşkun Usta, "Astım, alerjik burun ve göz akıntısı olanlar mutlaka günde bir bardak kefir tüketmeli. Vücudunun güçlü ve hastalıklarla savaşabilen bir yapıda olmasını isteyenlerin de kefir içmesi gerekli" dedi.
6 AYDAN İTİBAREN ANNE SÜTÜNE EK
Prof. Dr. Usta, meme ve bağırsak kanserli hastaların kefir tüketmesinde çok büyük fayda olduğunun altını çizdi. Prof. Dr. Usta, "Sezaryenle doğum yapan annelerin bebeklerinin bağırsaklarının daha iyi çalışması ve bebeğin güçlü bünyeye sahip olması için 6 aylıktan itibaren anne sütüne ek olarak bebeğe kefir içirilmeli. Kefir ayrıca bağırsak problemi, kabız veya ishal olan, bağırsak iltihabı geçiren herkesin içmesi gereken bir içecektir" diye konuştu.
SAĞLIKLI NESİLLER İÇİN KEFİR
Sağlıklı nesiller için çocukların kolalı içecekler yerine kefir içmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Coşkun Usta, şöyle devam etti:
"Çocukluk çağından başlayarak, kefiri hayatımızın en önemli içeceği haline getirmeyi alışkanlık edersek uzun yaşamanın sırrını yeni nesillere aktarmayı başarırız. Çocuklarımıza para ve mülkten çok daha önemli olan sağlığı miras bırakmış oluruz."
 

1650 yaşındaki zeytin ağacı!

1650 yaşındaki zeytin ağacı!
 
Manisa'nın Kırkağaç İlçesi'ne bağlı Bakır Beldesi'ndeki 1650 yaşındaki zeytin ağacı, Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 'Anıt Ağaç' olarak tescillendi.
 
   Manisa İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Hasan Çebi ile İlçe Müdürü Melikşah Taşkın, ağacın bulunduğu bölgede incelemeler yaptı.
   Manisa Valiliği tarafından başlatılan Turizm Seferberliği ve Markalaşma Projesi kapsamında ilçenin tarihi, kültürel ve beşeri zenginliklerinin tespit edilmesi ve tanıtılması için İlçe Marka Takımı'nın toplantısında alınan karar doğrultusunda; Bakır Beldesi'ndeki zeytin ağacının yaşının tespit edilmesi için Kaymakamlık tarafından Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Bölümü'ne müracaat edildi. İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Melikşah Taşkın,
"Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Yasin Altan tarafından zeytin ağacının bulunduğu yerde yapılan incelemede ağacın yaşının 1650 olduğu resmi yazı ile bildirildi. İlçemizin tarımsal zenginliğinin çok eski yıllara dayandığının önemli bir belgesi olan zeytin ağacının anıt olarak tescillenmesi için Koruma Bölge Müdürlüğüne müracaat ettik. Denizli Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu'nun kararıyla tabiat yapısı, ölçüleri ve diğer özellikleri bakımından anıtsal değere sahip olan zeytin ağacının 'Anıt Ağaç' olarak tescil edilmesi uygun bulundu" dedi.

FIRSATA DÖNÜŞTÜRÜLMELİ
Anıt zeytin ağacının tescil edilmesini fırsata dönüştürmek için tanıtım çalışmalarının yapılması gerektiğini belirten Taşkın, "İlçemiz konum itibariyle, Antalya ve Çanakkale karayolu üzerinde bulunuyor. Buraya gelen turistlerin yöreyi kolayca ziyaret edebilmesi için gerekli peyzaj projesi çalışmalarına başlıyoruz. Projenin hayata geçirilmesinin ardından anıt ağaç ve çevresine gelen ziyaretçiler için güzel bir çevre düzenlemesi yaparak hem anıt ağacı koruma altına alınmış, hem de gelen ziyaretçiler için uygun bir ortam hazırlamış olacağız. Anıt ağacın bundan sonraki süreçte gerek bakımı, gerekse zirai mücadele aşamasında yapılması gerekenler İlçe Müdürlüğümüz kontrolü altında olacaktır" diye konuştu.

DÖRT ÇEŞİT ZEYTİN VERİYOR
Söz konusu zeytin ağacının özelliklerine değinen İl Müdürü Hasan Çebi, "Halk arasında Yedi Kardeşler olarak bilinen zeytin ağacı, hala verim alınabilen bir ağaç. Ağacın gövde uzunluğu 12 metre. Ağacın yedi kolunda farklı aşılama yöntemiyle dört çeşit meyvesi mevcuttur. Bunlar, Memecik, Edremit, Uslu ve Trilye cinsleridir. 1650 yaşında olan bu ağaç Bakır Beldesi'nde zeytincilik faaliyetlerinin eski çağlara dayandığının kanıtıdır" dedi.
DHA

Mevlana Demiş ki

 

Mevlana Demiş ki

Hz. Mevlana der ki :
Okumaktan zarar gelmez, oku, ama Lanet Okuma!
Emek ver, kulak ver, ama hiç bir zaman Boş Verme!
Rakibini geç, sınıfını geç, ama hiç bir zaman Gülüp Geçme!
Günlerini say, servetini say, büyüklerini say ama, hiç bir zaman Yerinde Sayma!
Yaklaş, konuş, tanış, ama Uzaklaşma!
Hedefe koş, serhada koş, yardıma koş, ama Ortak Koşma!
Paranı ver, gönlünü ver, canını ver, ama Sırrını Verme!
Elini aç, gözünü aç, kalbini aç, ama Ağzını Açma!
Zulmü devir, nefsi devir, ama Can Devirme!
Ev al, araba al, akıl al, ama Beddua Alma!
Eşini sev, işini beğen, aşını beğen, ama Kendini Beğenme!
Davet et, hayret et, affet, tövbe et, ama İhanet Etme!
Satıcı ol, alıcı ol, kalıcı ol, bulucu ol, ama Bölücü Olma!
Ne yap, ne yapma, itil, atıl, ama Satılma!
Seslen, uslan, ama Yaslanma!
Doğrul, devril, ama Eğilme!..

4 Mart 2013 Pazartesi

Ömre ömür katan salata!

MALZEMELER – 1 KİŞİLİK:
• 1 adet kırmızı kapya biber
• 1 adet yeşil elma
• 3 adet günkurusu kayısı
• 1 adet limon
• 1 tatlı kaşığı sızma zeytinyağı

HAZIRLANIŞI:
Kapya biber ve yeşil elma ince doğranır. Dikkat, yeşil elmanın kabuklarını soymayın, iyice yıkayarak, kabuklarıyla doğrayın. Limonun kabuğu iri rendeden geçirilir. Yarım limon suyu sıkılır. Doğranmış olan kapya biber ve elmanın üzerine zeytinyağı ve limon suyu eklenir, karıştırılır. Günkurusu kayısılar doğranır, rendelenmiş limon kabuğu ile beraber salatanın üzerine serpiştirilir.

FAYDALARI:
• Gerek lezzet, gerekse içerik açısından oldukça zengin bir salata yaptınız. Üstelik çok düşük kalorili. Salatanız, yüksek oranda C vitamini, β-Karoten, Likopen, Potasyum, Demir, Lif, Flavonoit, Pektin ve çok kıymetli Limonen içeriyor. Acaba bunlar sağlığımızı nasıl etkiliyor?

• Salatanızın içinde, günlük ihtiyacınızın iki katı kadar C vitamini var. C vitamini, bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyan bir antioksidandır ve kansere karşı koruyucudur.

• Kayısı ve kapya biber, β-Karoten deposudur. Salatanızın içinde, günlük β-Karoten ihtiyacınızın tamamını karşılayacak kadar β-Karoten var. β-Karoten, görme yeteneğinizi güçlendirir, kansere karşı kuvvetli koruyucudur, kalp hastalıklarından uzak tutar sizi.

• Kırmızı kapya biber, en zengin Likopen kaynaklarından bir tanesidir. Likopen, kanser türlerini ve özellikle de prostat kanserini engeller. Kanser tedavisinde kullanılması yönünde çalışılan en önemli bitkisel kaynaklardan bir tanesidir.

• Salatanız yüksek düzeyde Potasyum içerir. Potasyum, yüksek tansiyonu düşürür, kalp hastalıklarına karşı koruyucudur.

• Günlük Demir ihtiyacınızın %25’ini bu salatadan alabilirsiniz. Demir, kansızlığı engeller ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirerek, hastalıklara karşı direnci arttırır.

• Salatanız yüksek düzeyde lif içerir. Yüksek Lif oranı, kolesterolü düşürür, barsak hareketlerini düzenler ve kabızlığı önler.

• Salatanızın içeriğindeki harika maddelerden bir tanesi de, Flavonoitlerdir. Flavonoitler, bağışıklık sistemini kuvvetlendiren maddelerdir, hastalıklara karşı vücut direncini arttırırlar ve virüslere karşı savaşırlar.

• Günde bir elma, doktoru evden uzak tutar. Elma bol miktarda Pektin içerir. Pektin, çözünebilir bir liftir. Kötü kolesterolü (LDL) düşürdüğü ispatlanmıştır. Bu şekilde, kalp hastalığını önlemeye yardımcı olur. Pektin kan şekerini düzenler ve Diabet (Şeker) hastaları için faydalıdır.

• Gelelim salatanızdaki son mucizeye: Limonen. Bu madde, adından da anlaşılacağı üzere, limon ve turunçgillerde bulunan bir maddedir. Kanser türlerinin gelişimini durdurduğu ispatlanmıştır. ABD’de her sene Limonen maddesi ile yapılan kanser tedavisi araştırmalarına milyonlarca dolar harcanmaktadır.

Bu kadar etkili ve sağlığınız için gerekli maddelere, ucuz, lezzetli ve düşük kalorili bir salatayla kolayca ulaşabilmeniz ne kadar hoş değil mi? Umarım, bu salata kadar lezzetli bir ömür geçirir ve sağlık problemlerinizi de bu kadar kolay çözersiniz

Adaçayını hayatınızdan çıkarmayın!



 Soğuk havaların yaşantımızı zorlaştırmaya başladığı şu günlerde, virüslerin neden olduğu Üst Solunum Yolu Enfeksiyonları da artmaya başladı.
Tüm Üst Solunum Yolları Enfeksiyonlarının %60’ından fazlası virüs kaynaklıdır. Bu tür “viral” enfeksiyonlarda Antibiyotik kullanımı hiçbir işe yaramaz ve gereksizdir. Her ateşi yükselenin eczaneden antibiyotik aldığı ülkemiz için şoke edici bir bilgi değil mi? Üstelik “Doktorla 7 günde, doktorsuz 1 haftada” iyileşen bu viral enfeksiyonlar için diğer ilaçlarla da yapılabilecek çok bir şey de yok. Kullanılacak ilaçların olası yan etkileri de cabası… Bol sıvı almak, istirahat ve doğru beslenme en önemli tedavidir bu hastalıklar için.
Üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunmak ve tedavisi için kullanılacak en iyi doğal alternatiflerden bir tanesi, Adaçayı’dır. İçimi zevkli, kolay bulunabilir ve yan etkisi yok.
Adaçayı (Latince ismi Salvia officinalis L.), üst solunum yolu enfeksiyonlarında son derece etkili bir bitkidir. Tedavi edici olarak yaprakları kullanılır. Antimikrobiyal (Mikrop öldürücü) ve Antienflamatuar (İltihap giderici) etkisi vardır. Bu etkisini, içerdiği Sineol, Thujone ve Borneol maddelerine borçludur. Yapılan klinik çalışmalarda, Adaçayı gargarası ile tedavi edilen üst solunum yolu enfeksiyonları ve diş eti iltihaplarında anlamlı şekilde iyileşme olduğu gösterilmiştir. Üstelik tüm bu klinik çalışmalarda bildirilen herhangi bir yan etkisi de yok.
Adaçayını zaten çay olarak içiyoruz, tamam da, tedavi edici olarak nasıl kullanacağız? Çay olarak içmeye devam edin, bu faydalı, ancak üst solunum yolu enfeksiyonlarında ve diş eti iltihaplarında, Adaçayı gargarası hazırlamanız gerekecek. Bunun için, bir su bardağı kaynar suyun içine, 3 adet Adaçayı poşeti sallandırın. Dikkat, tekrar kaynatmayacaksınız, kaynar suyun içinde bekleteceksiniz. Bardağın ağzını kapatın, su içme suyu sıcaklığına soğuyana kadar bekletin. Adaçayı poşetlerini çıkartıp, sıkın. Elde ettiğiniz sıvı, Adaçayı gargarasıdır. Günde 4 kez, her seferinde en az 2 dakika olmak üzere bu sıvı ile gargara yapın ve bir bardak gargarayı bir günde bitirin. Her gün taze gargara hazırlayın kendinize. Hastalığınızın, normalden çok daha kısa sürede iyileştiğini gözlemleyeceksiniz.
Adaçayının bir başka önemli etkisi de, İdiopatik Hiperhidrosis adı verilen, nedeni bilinmeyen aşırı terleme hastalığını tedavi etmesi.
Bu hastalığa karşı maalesef elimizde çok kuvvetli bir tedavi yok. Aşırı terlemeden ne olacak, ince giyinirim olur biter, diye düşünmeyin. Bu hastalığa yakalanan hastalarda, yılın her mevsimi devam eden, sosyal hayatlarını ciddi derecede etkileyecek kadar çok terleme vardır. Hasta gün boyu birkaç kez kıyafet değiştirmek zorunda kalır, bu hastalar için toplantıya girmek bir işkencedir. Yaşamı bu derece etkileyen ve doktorların elinin kolunun bağlandığı aşırı terleme hastalığında, Adaçayı ile tedavinin mümkün olduğu, klinik çalışmalarla ispatlandı. Adaçayı ekstresi ile tedavi edilen hastalarda, kontrol grubuna göre daha az terleme gözlendi. Hastalığın tedavisinde oldukça önemli bir gelişme bu. Adaçayını hayatınızdan çıkarmayın, hayatınız sağlıklı geçsin.

3 Mart 2013 Pazar

Ev yapımı 6 doğal maske tarifi

Ev yapımı 6 doğal maske tarifi |  görsel 1


Women's Health'ten 6 doğal maske tarifi.
Temizleyici Maske
Bir mikserde veya besin öğütücüde bir bardak yulaf ezmesini toz haline getirin. İçine üç damla badem yağı, yarım bardak süt ve 1 yumurtanın beyazını ekleyin. Hepsini beraber çırpmaya devam edin. Bu karışımı sürün, 20 dakika bekleyin ve durulayın.
Şeftali & Brendi
Bir şeftaliyi ezip püre haline getirin ( olgun, konservelenmiş veya dondurulmuş olanları kullanın) ve içine bir çorba kaşığı brendi karıştırın. Yüzünüzde 20 dakika bekletin ve sonra durulayın.
Domates Maskesi
Yağlı ciltler için, olgun bir domatesi püre haline getirin ve yüzünüzde 15-20 dakika bekletin. Ilık ( sıcak olmayan ) su ile durulayın.
Muz Maskesi
Olgun bir muzu ezerek püre haline getirin ve içine yumuşak bir hamur haline getirmeye yetecek kadar bal ekleyin. Yüzünüze ve saçınıza uygulayın. Bu, artık yaşlanmış film yıldızlarının göğüslerine ' canlılık vermesi için sutyenlerine doldurdukları bilinen, harika bir sıkılaştırıcı maskedir.
Sadece, çok fazla bal eklemediğinize ve sağlam bir sutyen kullanıyor olduğunuza emin olun. Dantellilerden kaçının, ortalık batabilir!
Bal maskesi
Saf balı ( kavanozdan aldığınız şekliyle) yüzünüze ve boynunuza uygulayın. Kuruyana kadar bekleyin. ( yaklaşık 15 dakika). Ilık suyla yıkayıp durulayın.
Magnezyumlu Süt Yağ-Emici Maske
Doğruca şişeden aldığınız şekliyle uygulayın. 5-10 dakika kurumaya bırakın. Ilık su ile durulayın. Yüzünüzü, yumuşak bir havluyu nazikçe temas ettirerek kurutun.

Haydi evde bisküvi yapalım.

Haydi evde bisküvi yapalım |  görsel 1

Evin belki de en çok tüketilen yiyeceğidir bisküviler. Genelde hazır alırız, yapmak “En iyi ev hanımı benim” diyen kadınların bile aklına gelmez. Oysa evde yapılmış bisküvi gibisi yoktur. Çocuklar istediği kadar yiyebilir, siz de mutlulukla içinde katkı maddesi olmadığının huzuruyla tüketebilirsiniz…
Malzemeler:
-3 büyük çay fincanı un
-1 paket kabartma tozu
-1 çay kaşığı tuz
-1,5 büyük çay fincanı soğuk süt
-60 gr. margarin
Hazırlanışı:
- Un, tuz ve kabartma tozunu bir kaba koyup mikserle bir kez karıştırın. Böylece tuz ve kabartma tozu un ile iyice karışmış olacaktır.
- Soğuk sütü yavaşça döküp mikserle yada mutfak robotu ile çırpmaya devam edin. Margarini soğuk olarak küp küp kesip ekleyin. Karıştırmaya devam edin.
- Fırını 200 derecede ısıtmaya başlayın.
- Tüm malzemeler birbirini tutup homojen bir hamur olunca çocuğunuzla birlikte kaşıkla ceviz büyüklüğünde parçalar alıp yağlı tepsiye aralarında 2.5 cm. mesafe kalacak şekilde yerleştirin.
- Isınan fırında 20 dk. Pişirin. Üzerleri kızarınca çıkarıp peynir, tereyağı ve reçelle servis yapın.

Havuç kızartması ile vitamin depolayın


Havuç kızartması ile vitamin depolayın! |  görsel 1

Besin değeri açısından sebzelerin en önemlileri arasında yer alan havuç tam bir vitamin deposudur.
Havuç Kızartması A vitamini deposu havucun cilt güzelliği üzerinde olumlu etkileri vardır. Havuçtaki beta karoten miktarı pek az sebzede bulunur. Vücut beta karoteni A vitaminine çevirir.


İçerdiği tüm vitamin minerallerin yanı sıra bilim adamları havuç yemek için bir neden daha ortaya koyuyor. Havuçta bulunan ve “falcarinol” olarak bilinen bir madde kanser  gelişimini engelliyor
milliyet

Mutlu Olmak İçin Bunları Mutlaka Deneyin

 


Mutluluk hiçbir yerde değildir aslında eğer sizin içinizde değilse, hayatınıza sihirli değnek değmez hiçbir zaman. Mucizeleri sizin yaratmanız gerekir. Bunun için de size bazı önerilerimiz olacak. İşte mutluluğun sırları...
Hayat kime ne sürprizler hazırlamış bilemeyiz. Üzüntüler sevinçler birbirine karışır gider ve gün gelir ömür biter. Geri dönüp baktığımızda nasıl bir hayat geçirdiğimiz kalır. Evet, hayat artık hiç kolay değil. Sorunlar, sorumluluklar, acılar, üzüntüler var ve var olmaya da devam edecek. Ama biz hayatı daha çekilir hale getirmek için bir şeyler yapabiliriz.

Önemli olan hayata nasıl bir pencereden baktığınızdır. Gelin size pencerenizigüzelleştirmek için birkaç öneride bulunalım.

1. Olumlu olmaya özen gösterin. Olumlu olmak sorunları daha kolay çözmeye yardımcı olacaktır.

2. Sadece olumlu olmak yetmez uyumlu olmakta gereklidir.

3. Hayal kurun ve umut edin. Umutsuz olmak insanı daha çok mutsuzluğa sürükler.

4. Bencil olmayın. Bencil olmanız sizi zamanla yalnız bırakır. Paylaşmaya önem verin. Çünkü hayat gerçekten paylaşınca güzelleşiyor.

5. Gülümseyin. Gülmeyi unutmayın. Gülmek mutluluğun bir simgesidir.

6. Elinizdekilerle yetinmeyi öğrenin. Yetinmeyi öğrendiğiniz zaman mutluluğunuz daha da artacaktır.

7. Hata yapmak insanın doğasında vardır. Hata yapmaktan çekinmeyin ve asla keşke demeyin. Önemli olan hatalardan ders çıkartmaktır. Sizde öyle yapın hatalarınızdan ders çıkartın.
Mutlu Olmak İçin Bunları Mutlaka Deneyin

Suyun Faydaları